İki Kişiye Aynı Anda Aşk Sadece Erkekler İçin mi Mümkün?
İki kişiye aynı anda aşk mümkün mü? Ya da iki kişiye aynı anda aşk sadece erkekler için mi mümkün? Sahi bir kalpte iki kişiye aynı oranda yer ayrılabiliyor mu? Detaylar Sağlıkta Haber'de.

İki kişiye aynı anda aşk mümkün mü? Ya da iki kişiye aynı anda aşk sadece erkekler için mi mümkün? Sahi bir kalpte iki kişiye aynı oranda yer ayrılabiliyor mu? Detaylar Sağlıkta Haber‘de.
Aşık Olmak Nedir? Kadınlar mı, Erkeler mi Aşka Daha Yakın?
Aşık olmak nedir? Birinin gözlerinin içine bakmak ve orada kaybolmak mı? Yoksa birlikte ortak bir hedefe bakmak mı? Peki birine aşık olduğunu düşünürken, aynı zamanda bir başkasına aşık olmak nasıl bir durum? Ve niye çifte aşka düşen genelde erkekler? Kadınlar aynı anda iki kişiye aşık olmayı beceremiyor mu?
Aynı Anda İkinci Kişiye Aşk Mümkün mü?
İnsan duyguları basit ve tekdüze değil. Aynı anda birden fazla kişiye karşı derin bir romantik çekim, sevgi ve bağlılık hissedilebilir. İki farklı insan, kişiliğinizdeki farklı yönleri besleyebilir. Biri size heyecan ve tutku verirken, diğeri size güven ve huzur verebilir. İnsanlar karmaşıktır, erkekler biraz daha karmaşık tek bir kişinin her zaman tüm ihtiyaçlarını karşılayamayabileceğini düşünebilirler. Peki o zaman aşklardan biri ölür mü? Yoksa ikiye mi bölünür?

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aşk, iki kişiye aynı anda aşk ve yeni terimler konusunu değerlendirdi.
Aşk Beynin Karar Alma Mekanizmalarını Etkiliyor
Aşkın, beynin karar alma mekanizmasını doğrudan etkilediğini ve mantıksal muhakemeyi bastırdığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aşk anında beynin çalışma prensibini şu sözlerle açıkladı: “Aşkın coştuğu yerde akıl ikinci planda düşüyor birdenbire. Ön beyin Kaptan Köşkü gibi duygusal beyin ile hisseden beyin arasında dengeyi sağlıyor. Ama aşk halinde duygusal beyin coşuyor, mantıksal beyni bastırıyor. Ve karar verici kaptan köşkü olan frontal beyin bölgesi böyle durumlarda sağlıklı karar vermeye zorlanıyor.”
Aşkın Zirvesinde Beyinde “Nörolojik Sessizlik” Oluyor
Aşk duygusunun zirveye ulaştığı anlarda beyinde “nörolojik sessizlik” adı verilen özel bir durumun ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “Aşık bir kimsenin beyniyle ilgili yapılan çalışmalarda, doruk aşkı yaşadıktan sonra kişinin beyninde nörolojik sessizlik oluyor. Nörolojik sessizlik dediğimiz, beynin bir anda kendini bırakmasıdır. Müthiş bir gevşemiş, rahatlamış, bütün problemler çözülmüş, bütün ihtiyaçlar karşılanmış bir uçma duygusu içerisine giriyor.” dedi.
Leyla ile Mecnun’u Psikiyatri Kliniğine Yatırırdık
Prof. Dr. Tarhan, Leyla ile Mecnun‘un “ölümüne aşk” olarak tanımlanan ilişkisinin modern psikiyatri tarafından bir hastalık olarak görüleceğini dile getirerek, “Leyla ile Mecnun bu zamanda yaşasaydı, biz onları psikiyatri kliniğine yatırırdık. Çünkü onlarınki patolojik aşktı. Şu anki aşk ölçülerine göre ölümüne âşık oluyorlar. Böyle bir aşk gelse, biz psikiyatrik tedavi ile onların beynindeki aşkın kimyasallarını bloke ederdik. Patolojik aşktan sağlıklı aşka çevrilebilirdi, tedavi de yapılabilirdi.” diye konuştu.

Olgun Aşk Nasıl Birşey?
Aşkın doğru yönetildiğinde “olgun aşk” formuna dönüşerek insan hayatına muazzam bir katkı sağlayabileceğini belirten Prof. Dr. Tarhan, “Eğer yaşadığımız aşkı ‘olgun aşk’ tanımlaması içerisinde belirlersek, o aşk bizim için bir nükleer enerji olur, bizi harekete geçirir, motivasyon kaynağı olur. Aşktaki hormonları doğru yönettiğimiz zaman aşk, insana müthiş bir 24 saat enerji verir, müthiş hareket ve haz verir.” ifadesinde bulundu.
Aşk kelimesinin kökenine de değinen Pof. Dr. Tarhan, kelimenin “körü körüne bağlanmak” anlamı taşıyan sarmaşık kökünden geldiğini hatırlatarak, bu duygunun hem yapıcı hem de yıkıcı potansiyeline işaret etti.
Güvenli Bağlanma Kalıcı Aşkın Anahtarı
Aşk ve ilişkilerin psikolojik temellerini analiz eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir ilişkinin kaderini büyük ölçüde kişilerin “bağlanma stillerinin” belirlediğini ifade etti. Güvenli bağlanmanın kalıcı bir aşkın anahtarı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, yanlış bağlanma modellerinin ilişkilere zarar verdiğini belirtti.
Aşık Olduğunu Anladığında Uçup Gidenler
Prof. Dr. Tarhan, kaçıngan bağlanma modeline sahip kişilerin yaşadığı ikilemi şu sözlerle anlattı: “Bağlanma modeli kaçıngan bağlanmaysa o kişi âşık olduğu kişiyi seviyor, ölümüne seviyor ama onun yanına gittiği zaman bırakıyor. Burada iki sebep var: Birisi reddedilme korkusu, diğeri de kavuştuğu zaman aşktaki o heyecanın gittiğini görmesi. O aşk, maşukuna kavuştuktan sonra sönüyor.”
“Sürdürülebilir Aşk” Mümkün Diyorlar
“Aşk dönüşür mü?” sorusuna “evet” yanıtı veren Prof. Dr. Tarhan, popüler tabirle “sürdürülebilir aşkın” var olduğunu ve bunun bir formülü olduğunu söyledi. Aşkın ömür boyu devam etmesinin önündeki en büyük engelin ego savaşları olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, kalıcı aşkın sırrını şöyle açıkladı: “Aşk sevginin bir doruk yaşanmasıdır. Sevgi artı iyi iş birliği eşittir sürdürülebilir aşk. Bütün formül iyi iş birliği kurabilmekte. Bakıyorsun iyi niyet var, birbirlerini seviyorlar, aşkla başlamışlar ama bir müddet sonra ego savaşları başlıyor, kişilik savaşları başlıyor. Aşkı en çok sürdürülebilir olmaktan uzaklaştıran şey ego savaşlarıdır.”
İlk Görüşte Aşkın Sırrı Ne?
“Yıldırım aşkı” olarak bilinen ilk andaki yoğun çekimin nörolojik bir gerçeklik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “Bu, nörolojik bir gerçektir. Kişi, bazı kişilerin beyniyle karşılaştığı zaman konuşmaya başlar. Kendileri konuşmaz ama beyinleri konuşur. Bunun nörobiyolojik araştırmalarında duygusal ayna nöronların beyinde konuştuğu görülüyor. Sevgiye iyi niyet ve samimiyet eklendiği zaman karşı tarafın beynindeki ayna nöronları etkiliyor. İyi niyet ve samimiyet olmayan aşklar ise genellikle erotik aşklardır.” dedi.

“Love Bombing” tuzağı
Prof. Dr. Tarhan, özellikle manipülatif kişiliklerin ve “avcı” olarak tanımladığı karakterlerin kullandığı tehlikeli bir yöntem olan “Love Bombing”e dikkat çekerek, bu kişilerin, karşı tarafın sevgi ihtiyacını kullanarak onları tuzağa düşürdüğünü belirtti.
“Avcı erkekler romantizm verirler, erotizm isterler. Avcı kadınlar ise erotizm verirler, romantizm isterler. Bu kişiler, karşı tarafın sevilmeye çok ihtiyacı olduğunu anlar ve onu sevgi bombardımanına tutar. ‘Love bombing’ dedikleri… Aşırı ilgi gösterir, inanılmayacak kadar abartılı övgülerle yaklaşır.” diyen Prof. Dr. Tarhan, bu tuzağa özellikle çocukluğunda yeterli övgü ve takdir görmemiş kişilerin kolayca düştüğünü ifade etti.
Aşkı Yönetmek, Beyindeki Eczaneyi Yönetmek Gibi
Aşkın nöropsikolojik temellerine inen Prof. Dr. Tarhan, ilk andaki yoğun duygunun beyinde yüksek miktarda dopamin salgılanmasından kaynaklandığını söyledi.
Prof. Dr. Tarhan, bu hormonun etkilerini ve aşkın bir sonraki aşamasını şöyle anlattı:“Aşk duygusunda ilk anda beyin müthiş dopamin salgılar. Dopaminin iki özelliği vardır: Müthiş bir haz verir ve müthiş bir odaklanma verir. Kişi başka bir şey düşünemez hale geliyor. Eğer kişi aşkına anlam katarsa serotonin devreye giriyor. O kişi onun dışında, kadınlarda bağlanma hormonu olan oksitosin, erkeklerde ise başarı ve sahiplenme hormonu olan vasopresin salgılanır. Aslında aşkı yönetebilmek, beynimizdeki eczaneyi yönetebilmek gibi bir şeydir.”
Aşkı Bir Tehdit Gibi Değil, Bir Kriz Gibi Görelim
Aşk duygusunun mantığı devre dışı bırakabilen gücüne dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, bu durumu bir tehdit olarak görmektense, yönetilmesi gereken bir “kriz” olarak ele almayı önerdi. Hazırlıklı olmanın önemini vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, şu tavsiyelerde bulundu: “Aşkı bir tehdit gibi görmeyelim, bir kriz gibi görelim. Çünkü krizlerin tehdit boyutu vardır, fırsat boyutu vardır. Hayatımızdaki bu olağanüstü durum için kriz planı gibi bir hazırlığımız olması lazım. Sadece hazza odaklanırsanız aşkı kendi elinizde mahvedersiniz.”
Mükemmel Aşk Var mı?
“Mükemmel aşk” arayışının baştan kaybetmek anlamına geldiğini söyleyen Prof. Dr. Tarhan, gerçekçi beklentilerin ve ortak hedeflerin sürdürülebilir bir ilişki için şart olduğunu belirtti. Mevlana’nın pergel benzetmesine atıfta bulunan Tarhan, sağlıklı aşkın formülünü şöyle özetledi: “Mükemmel aşk yoktur. Bunu kabul edeceğiz. Aşık olduğunuz kişiyi olduğu gibi kabul etmelisiniz. Onu değiştirerek kabul etmeliyim derseniz yine aşkı kaybedersiniz. Âşık olmak birbirinin gözünün içine bakmak değil, birlikte ortak bir hedefe bakmaktır. Mevlana’nın örneğidir; pergel gibi olmak… Bir ayağın realitede olsun, bir ayağın idealizmde. Gerçeklerden korkmayan bir ilişki, sürdürülebilir aşkı ortaya çıkarır.”

Gerçek Aşk Çokkk Yakıcı…
Gerçek aşkın, yanıcı hidrojenle patlayıcı oksijenin birleşip hayat kaynağı olan suya dönüşmesine benzediğini söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Hidrojen ve oksijen atmosferde özgürdür. Biri yanıcı, diğeri patlayıcıdır. Ama ikisi bir araya gelince söndürücü su olurlar. Özgürlükleri gider ama başka bir yaşam formuna, hayat kaynağına dönüşürler. Aşık olan kişiler de kendi hayalindeki aşk nesnelerinden ve vasıflarından vazgeçtikçe aşk, olgun aşka dönüşüyor. Vazgeçmeye başlamak, büyümenin işaretidir.” diye konuştu.
Platonik aşklar patolojik hale dönebilir
Karşılıksız ve platonik aşkların tehlikelerine de değinen Prof. Dr. Tarhan, bu durumlarda kişinin karşısındakine değil, kendi zihninde yarattığı ideale aşık olduğunu söyledi. Bu durumun tedavi gerektiren patolojik bir hale dönüşebileceğini belirten Prof. Dr. Tarhan, “O kişiler aşkın kendisini seviyor, aşk duygusunu onda uyandırdığını seviyor. Kendi kendini hipnotize ediyor ve sahte bir dünya oluşturuyor. Bu, otistik bir yaşam biçimine dönüşüyor. Beyin görüntülemelerinde bu kişilerde aşırı stres hormonu salgılandığını görüyoruz ve bu durum ilaç, hatta hastaneye yatış gerektiren vakalar haline gelebiliyor.” dedi.
Bir erkek iki kadına aşık olabilir mi?
Prof. Dr. Tarhan, bir erkeğin iki kadına birden romantik anlamda aşık olmasının gerçekçi olmadığını da kaydederek, “Bu yeni aşk değildir, yeni bir maceraya girmektir. Aşk, dürüstlük olursa sürdürülebilir. İlişki tanımlanmalıdır; sözlü müsün, nişanlı mısın, evli misin? Tanımlanmayan ilişki, tarafların kendini hep ‘harcanabilir’ görmesine neden olur ve travmalara açık hale gelir.” şeklinde sözlerini tamamladı. / Sağlıkta Haber
