Psikolojik HastalıklarSağlık Haberleri

Deprem Sonrası Beyin Tehlike Modunda Kalabilir

Deprem sonrası beyin sürekli tehlike varmış, her an yeni bir deprem olacakmış modunda kalabilir. Uzmanlar kronikleşen deprem korkusuna karşı uyarıyor. Detaylar Sağlıkta Haber'de.

Deprem sonrası beyin sürekli tehlike varmış, her an yeni bir deprem olacakmış modunda kalabilir. Uzmanlar kronikleşen deprem korkusuna karşı uyarıyor. Detaylar Sağlıkta Haber‘de.

Deprem Korkusu Bizde Temelli Kalırsa!

Deprem korkusunun (sismofobi) ve sonrasında gelişebilen akut stres bozukluğunun doğal tepkiler olduğunu ancak yönetilemediğinde yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğünü kaydeden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi zihinsel olarak kendisini bu konuda eğitirse, tıpkı yangın eğitimi almış birinin ne yapacağını bilmesi gibi, panik minimize olur. Çoğu kayıp, afetten değil panikten kaynaklanır.” dedi.

Deprem Korkusu Kronikleşebilir!

Deprem sonrası bazı kişilerde beynin ‘sürekli tehlike’ modunda takılı kalabildiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, inkâr, depresyon ve ‘savaş-kaç-donakal’ tepkilerinin ardından uyku bozukluğu, eve girememe ve aşırı tetiktelik gibi belirtilerin durumun ciddileştiğine işaret ettiğini vurguladı.

Deprem ve Akut Stres Durumu

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Tüm bunlar, akut stres durumunda ortaya çıkan tipik tepkilerdir ve bu tepkilerin birkaç saat veya birkaç gün içinde düzelmesi beklenir.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, deprem korkusu konusunu değerlendirdi.

Anlamlı Korku Faydalıdır Peki Deprem Korkusu

Korkunun faydalı bir duygu olduğunu ve hayatta kalmamızı sağladığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “Korku, tehlikelerden korunmamızı, doğru ve sağlıklı kararlar vermemizi ve kendimizi geliştirmemizi sağlar. Tanımlanmış ve anlamlı bir korku faydalıdır.” dedi. Prof. Dr. Tarhan, sağlıksız korkuların ise genellikle rasyonel olmayan, orantısız ve ölçüsüz korkular olduğunu dile getirerek, “Anlam arayışı, özgürlük arayışı, yalnızlığı giderme ihtiyacı ve ölümü açıklayamama korkusu varoluşsal korkuları oluşturur. Belirsizlik ise bunların temel nedenidir.” diye konuştu.

Hayali Deprem Sendromu Kaçımızın Kapısını Çaldı!
Hayali Deprem Sendromu Kaçımızın Kapısını Çaldı!

Deprem Korkusu İle Nasıl Baş Edilir?

Korkuyu yönetmenin hiç de zor olmadığını belirten Prof. Dr. Tarhan, kişinin kendi kendine başa çıkamadığı durumlarda profesyonel yardım alabileceğini söyledi. “Olayları doğru analiz edersek, ön yargılarımızı ve zihinsel şartlanmalarımızı değiştirebilirsek, birçok korkunun temelsiz olduğu ortaya çıkar. Karar verirken korkuyu yönetebilmek çok önemlidir.” diyen Prof. Dr. Tarhan, beynin belirsizliği gidermesi durumunda korkunun yönetilebileceğini vurguladı.

Deprem Korkusu (Sismofobi) İyi Yönetilemezse Ne Olur?

Deprem korkusu (sismofobi) yönetilemediğinde yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürüyor. Prof. Dr. Tarhan, deprem korkusunun (sismofobi) ve sonrasında gelişebilen akut stres bozukluğunun doğal tepkiler olduğunu ancak yönetilemediğinde yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğünü kaydederek, “Kişi zihinsel olarak kendisini bu konuda eğitirse, tıpkı yangın eğitimi almış birinin ne yapacağını bilmesi gibi, panik minimize olur. Çoğu kayıp, afetten değil panikten kaynaklanır.” ifadelerini kullandı.

Deprem Korkusu Eğitimle Yenilebilir

Japonya’da 4-6 yaş arası çocuklara verilen afet eğitimlerinin etkinliğine dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, “Bu eğitimler sonraki yaşlarda daha zor öğreniliyor. Deprem çantası hazırlamak önemli ama asıl mesele o anda ne yapılacağını bilmek. ‘Aman deprem konuşmayalım, çocuğun ruh sağlığı bozulur’ demek yerine, okul öncesi dahil çocuklarla ‘Deprem olursa ne yapacağız?’ senaryoları konuşulmalı, evde pratik yapılmalı. Kişi ne olacağını bildiğinde korkusu orantısız olmaktan çıkar. Korku doğal bir duygu. Tabii ki korkacağız. Ama zihinsel hazırlık çok önemli.” şeklinde konuştu.

Deprem Sonrası Bazı Kişiler Devamlı Tehlike Var Diye Yaşıyor

Deprem anında beyinde sempatik sinir sisteminin aşırı aktive olduğunu (göz bebeklerinde büyüme, kas gerilmesi, tansiyon yükselmesi), ancak tehlike geçtikten sonra parasempatik sistemin devreye girerek rahatlama sağlaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

Hayali Deprem Sendromu: İle Nasıl Başa Çıkılır?
Hayali Deprem Sendromu: İle Nasıl Başa Çıkılır?

“Bazı kişilerde parasempatik sinir sistemi devreye girmiyor. Devamlı tehdit var, tehlike var diye yaşıyor. Travmatik bir olay karşısında, eğer korkunun kaynağı belirsizse, kişide ilk tepki genellikle inkar veya reddetme şeklinde ortaya çıkıyor. Ancak korku, deprem gibi somut ve inkar edilemeyecek bir kaynağa dayanıyorsa, ikinci bir tepki olarak kişi olayla ilgili depresif bir ruh haline girebiliyor. Bu durum, bazı kişilerde öfke patlamaları, bazılarında ise içe kapanma şeklinde kendini gösterebiliyor. Ardından, bazı bireylerde ‘savaş, kaç ya da donakal’ tepkileri gözlemlenebiliyor. Bazı kişilerde geçici olarak dil tutulması görülebiliyor veya panikle pencereden atlama gibi davranışlar sergilenebiliyor. Tüm bunlar, akut stres durumunda ortaya çıkan tipik tepkilerdir ve bu tepkilerin birkaç saat veya birkaç gün içinde düzelmesi beklenir. Ancak, bu durum kişinin uyku düzenini bozuyor, kişi vaktinin büyük çoğunu (örneğin, bir saatin 50 dakikasını) depremi düşünerek geçiriyorsa veya ‘flashback’ olarak adlandırılan, olayı yeniden yaşantılama durumları sıkça görülüyorsa (yani olayın her an yeniden olacağı hissine kapılıyorsa), eve girememek, sürekli diken üstünde oturmak, ‘hipervijilans’ denilen aşırı tetikte olma hali gibi belirtiler ortaya çıkıyorsa, hatta kişi uyumaktan korkar hale geliyorsa, durum ciddiyet kazanmış demektir.”

Bazı Kişiler Korkuyu ‘Mumyalaştırarak’ Hayatlarında Sürekli Canlı Tutar

Yoğun korkunun, adeta beyindeki ‘programı’ bozabildiğini anlatan Prof. Dr. Tarhan, şunları dile getirdi:

“Eğer bu durum günlük yaşam aktivitelerini etkilemiyorsa, özellikle ilk bir ay içinde (bazı görüşlere göre ise 8 haftaya kadar) hastalık olarak kabul edilmez. Bu süreçte genellikle ilaç tedavisi gerekmez; aksine, bu stresin bir ölçüde yaşanması ve işlenmesi beklenir. Hatta bu stres, kişinin yeni bakış açıları kazanması, farklı düşünmesi, olaylara yeni anlamlar yüklemesi, derin analizler yapması ve küçük ayrıntıları fark ederek kendini geliştirmesi için bir fırsata dönüşebilir. Kişinin olaya olumlu ya da olumsuz yaklaşımı ve anlamlandırma biçimi, bu sürecin seyrini belirler. Genellikle bu durum, 6-8 hafta içinde çözülür ve kişi normal hayatına döner. Bu süreçte sağlıklı olan, korkuyu ‘minyatürize etmek’, yani küçülterek yönetmektir. Ancak bazı kişiler korkuyu minyatürize edemez, aksine ‘mumyalaştırarak’ hayatlarında sürekli canlı tutarlar. Bu kişilerde durum, nesnesi belirsiz bir obsesyondan ziyade, kaynağı belli bir korkuya işaret eder ve bu da genellikle kaçınma davranışlarına yol açar. Sürekli düşünce tekrarları görülür; bu durum daha çok ‘rüminasyon’ şeklinde, negatif veya bazen pozitif içerikli olabilir. Kişi sürekli aynı konuyu düşünür. Obsesyonda kişi düşüncelerinin saçma olduğunun farkındadır, ancak rüminasyonda düşüncelerine inanarak onları sürekli zihninde döndürür. O beyni çok yoran bir şeydir. Bu tür tepkilerin 6-8 hafta kadar sürmesi doğaldır. Bu sürenin sonunda kişinin travma sonrası büyüme kazanımlarıyla hayatına devam etmesi beklenir. Eğer bu başarılamazsa, uzman yardımı almak gerekir.”

Uzmanlardan Gelecek Ortak Açıklama Rahatlatır

Prof. Dr. Tarhan, deprem konusunda farklı uzman görüşlerinin “felaketleştirenler” ve “tehlike atlatıldı diyenler” şeklinde insanları şaşırttığını ve bilgi kirliliğine yol açtığını belirterek, “Uzmanların kendi aralarında oturup çözüm üretmesi gerekirken, herkes farklı bir şey söylüyor. Rasyonel hareket etmek ve düşünmek gerekiyor.” dedi.

Depremden Etkilenenlere Ücretsiz Psikolojik Destek Sağlayan Adresler
Depremden Etkilenenlere Ücretsiz Psikolojik Destek Sağlayan Adresler

Depremi Her An Olacak Gibi Yaşamaya İnsan Alışamaz

Toplumun zamanla travmaları unutma eğiliminde olduğunu (6 Şubat depremleri gibi) ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Korkuyu yok saymak yerine ‘minyatürize edip’ toplumun devamlılığını sağlamak gerekiyor. ‘Yarın 7.4 olabilir’ gibi söylemler korkuyu ‘mumyalaştırmaktır’ ve bu korkuyla yaşanmaz. Bir odada yılan varken onunla yaşamaya alışılmaz. Depremi her an olacak gibi yaşamaya insan alışamaz. Yöneticilerin işi ciddiye alıp plan yaptıklarını görmek, örneğin Şehircilik Bakanlığı’nın bina tespit çalışmaları gibi adımlar, insanlarda güven duygusunu artırır, panik davranışını minimize eder ve gelecekle ilgili belirsizliği giderir.” diye konuştu.

Deprem Korkusu Adli ve Psikiyatrik Vakalarda Artışa Neden Olabiliyor

Deprem korkusunun adli ve psikiyatrik vakalarda artışa neden olabileceğini, toplumdaki temel güven duygusunu zedeleyebileceğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Güven duygusu olursa, insan ‘bunun çözümü vardır’ diyerek sorunları daha rahat aşar.” dedi.

Deprem korkusuyla başa çıkma yöntemlerinden ilkinin pozitif psikoloji olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Bu yaklaşım, olayları olumlamak ve onlara anlam yükleyebilmek üzerine kuruludur. Her olayın bir tehdit, bir de fırsat boyutu vardır. Tehdit boyutunu görüp fırsat boyutuna odaklanmak, gerçekleri kabul edip hedef belirlemek ve strateji geliştirmek korkuyu en güzel yönetme biçimidir. Buna ‘radikal kabullenme’ diyoruz; kabullenip onu bir fırsata dönüştürmek.” diye açıkladı./ Sağlıkta Haber

Sağlıkta Haber Youtube Kanalımıza Mutlaka Abone Olun!

Sağlıkta Haber Youtube Kanalımıza Mutlaka Abone Olun!

SAĞLIKTA HABER

Sağlık alanında yaşanan en son gelişmelerden haberdar olmak ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürmek için Türkiye’nin en kapsamlı sağlık haberleri portalı Sağlıkta Haber’i takip edin!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu