İlaç Aramaİlaç Rehberi-Harf: B-C

Caelyx Nedir? Ne İçin Kullanılır?

Caelyx Nedir? Caelyx ne için kullanılır? Caelyx 20 Mg 1 Flakon, endikasyonları ve yan etkileri nelerdir? Detaylı bilgi Sağlıkta Haber'de.

Caelyx Nedir? Caelyx 20 Mg 1 Flakon ne için kullanılır? Caelyx 20 Mg 1 Flakon etken maddesi nedir? Caelyx 20 Mg 1 Flakon, endikasyonları ve yan etkileri nelerdir? Detaylı bilgi Sağlıkta Haber‘de.

Sağlıkta Haber İlaç İsimleri
Sağlıkta Haber İlaç İsimleri

Caelyx Nedir?  Ne İşe Yarar?

Caelyx 20 Mg 1 Flakon Formülü:

Her flakon 20 mg pegile lipozomal doksorubisin hidroklorür, 31.9 mg N-(karbamoil-metoksipolietilen glikol 2000)-1,2-distearoil-sn-glisero-3-fosfoetanolamin sodyum tuzu (MPEG-DSPE), 95.8 mg tam doyurulmuş soya fosfatidilkolin (HSPC), 31.9 mg kolesterol, 20 mg amonyum sülfat, 940 mg şeker, 15.5 mg histidin, enjeksiyonluk su, hidroklorik asit ve sodyum hidroksit içerir.

Caelyx Farmakolojik özellikleri/ Endikasyonları:

  • Platin esaslı kemoterapi rejimlerinden cevap alınamayan kadınlarda, ilerlemiş over kanseri tedavisinde endikedir.
  • AIDS’e bağlı Kaposi Sarkomunda (KS) düşük CD4 sayımı (<200 CD4 lenfositi/mm3) ve yaygın mukokütanöz veya viseral tutulumu olan hastalarda da endikedir.
  • Sistemik kemoterapide ilk ilaç olarak veya vinka alkaloidi, bleomisin ve konvansiyonel doksorubisinden (veya diğer antrasiklinlerden) en az ikisini içeren bir kombinasyon ile tedavi edilmesine rağmen hastalığı ilerlemiş veya ilaçları tolere edememiş AIDS-KS hastalarında ikinci tercih olarak kullanılır.

CAELYX Kontrendikasyonları:

  • CAELYX, bileşenlerine veya doksorubisin HCL formülasyonlarına karşı aşırı duyarlılık reaksiyonları gösteren hastalarda kontrendikedir.
  • CAELYX emziren kadınlarda kontrendikedir.
  • CAELYX lokal tedavi ya da sistemik alfa-interferon ile etkili bir şekilde tedavi edilebilecek AIDS-KS hastalarında kullanılmamalıdır.
Sağlıkta Haber İlaç Rehberi
Sağlıkta Haber İlaç Rehberi

Uyarılar/Önlemler:

Kardiyak risk: CAELYX alan bütün hastalar, rutin olarak sık EKG takibi altında tutulmalıdır. T-dalgası düzleşmesi, S-T segmenti depresyonu ve benign aritmiler gibi geçici EKG değişiklikleri, CAELYX tedavisine ara verilmesi için kesin gösterge sayılmamaktadır.

QRS kompleksi sayısında azalma, kalp toksisitesi için daha kesin bir kanıt sayılmaktadır. Bu değişiklik meydana gelirse, antrasiklin kökenli kalp hasarında en kesin test olan endomiyokard biyopsisi düşünülmelidir.

  • Kalp fonksiyonunun değerlendirilmesi ve takibi için EKG’ye kıyasla daha spesifik bir metod, ekokardiyografi veya tercihen Multigated Arteriyografi (MUGA) ile sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun ölçümüdür. Bu yöntemler, CAELYX tedavisi başlatılmadan önce rutin olarak uygulanmalıdır ve periyodik olarak tedavi süresince tekrarlanmalıdır. Sol ventrikül fonksiyon değerlendirmesi hayat boyu 450 mg/ m2 doksorubisine eşdeğer, kümülatif antrasiklin dozunu aşan her ilave CAELYX kullanımından önce yapılmalıdır.
  • Kalp performansını antrasiklin tedavisi süresince takip etmek için kullanılan yukarıda adı geçen değerlendirme testleri ve yöntemleri, aşağıda belirtilen sırada uygulanmalıdır: EKG takibi, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun ölçülmesi, endomiyokard biyopsisi. Test sonuçları CAELYX tedavisiyle ilişkili olası bir kalp hasarına işaret ederse, sürdürülecek tedavinin sağlayacağı fayda miyokard hasarı riski ile dikkatlice karşılaştırılmalıdır.
  • Tedavi gerektiren kardiyovasküler hastalığı olanlar, sadece elde edilecek fayda hastanın karşılaşacağı riski aşıyorsa CAELYX almalıdır.

CAELYX alan ve bozuk kalp fonksiyonu olan hastaların dikkatle izlenmesi gereklidir.

  • Kardiyomiyopatiden kuşkulanıldığı her durumda, yani sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun tedavi öncesi değerlerle karşılaştırıldığında göreceli olarak düşük çıkması ve/veya sol ventrikül ejeksiyonunun prognostik olarak uyumlu değerlerden düşük olması (örneğin <%45) durumlarında, endomiyokard biyopsileri düşünülebilir.
  • Geri dönüşümsüz kalp hasarı oluşturma riskine karşılık devam ettirilecek tedavinin sağlayacağı fayda dikkatlice değerlendirilmelidir.
  • Kardiyomiyopati nedeniyle olan konjestif kalp yetmezliği, EKG değişiklikleri olmaksızın aniden meydana gelebilir ve aynı zamanda tedavinin sonlandırılmasından haftalar sonra ortaya çıkabilir.
  • Diğer antrasiklinleri almış olan hastalara dikkat edilmelidir. Doksorubisin HCL’ün toplam dozu, diğer antrasiklinler/antrakinonlar gibi veya örneğin 5-fluorourasil gibi kardiyotoksik maddelerle yapılan daha önce yapılmış (veya eşzamanlı) tedavinin dikkate alınmasını da gerektirir. Kardiyak toksisite; mediastinal radyasyon tedavisi görmüş veya eşzamanlı siklofosfamid tedavisi gören hastalarda 450 mg/m2 kümülatif antrasiklin dozundan daha düşük dozda da oluşabilir.
Sağlıkta Haber İlaç Arama
Sağlıkta Haber İlaç Arama

Over kanseri için önerilen 50 mg/m2 doz rejiminde kardiyak güvenilirlik profili, AIDS-KS hastalarına uygulanan 20 mg/m2 doz rejimininkinden farklı değildir (Yan Etkiler / Advers Etkiler’e bakınız).

Kemik iliği supresyonu: CAELYX ile tedavi edilmiş pekçok hastada, önceden var olan AIDS hastalığı, eşzamanlı veya önceden alınan çok sayıda ilaç ya da kemik iliği tümörleri gibi faktörler neticesinde tedaviye başlandığında kemik iliği supresyonu vardır. Pivotal bir araştırmada 50 mg/m2 dozla tedavi gören over kanserli hastalarda miyelosupresyon genellikle hafif/orta şiddette ve reversibl olmuş, nötropenik infeksiyon episodları ile veya sepsisle ilişkilendirilmemiştir. Ayrıca topotekan ile tedavi uygulanan kontrollü bir klinik araştırmada tedavi ile bağlantılı sepsis sıklığı, CAELYX ile tedavi gören over kanseri hastalarında topotekan ile tedavi gören gruba kıyasla belirgin olarak daha düşük olmuştur. Over kanserli hastalardaki bulguların aksine AIDS-KS’li hastalarda miyelosupresyon, dozu sınırlayan bir faktör gibi görünmektedir (Yan Etkiler / Advers Etkiler’e bakınız). Kemik iliği supresyonu potansiyelinden ötürü, periyodik yapılan kan sayımları CAELYX tedavisi boyunca sıklıkla ve en az CAELYX’in her dozundan önce yapılmalıdır.

Sağlıkta Haber İlaç Rehberi
Sağlıkta Haber İlaç Rehberi

İnatçı, şiddetli kemik iliği supresyonu, süperenfeksiyon ya da kanamalar ile sonuçlanabilir.

Bleomisin/vinkristin rejimine karşı, AIDS-KS hastaları ile yapılan kontrollü klinik çalışmalarda fırsatçı enfeksiyonların, CAELYX tedavisi alanlarda nispeten daha sık geliştiği görülmüştür. Bu nedenle doktorlar ve hastalar uygun önlemleri almalıdır.

Diğer DNA hasarı oluşturan antineoplastik ajanlarda olduğu gibi, doksorubisin ile kombinasyon tedavisi gören hastalarda sekonder akut myeloid lösemiler ve myelodisplaziler bildirilmiştir. Bu nedenle doksorubisin ile tedavi edilen her hasta hematolojik açıdan kontrol edilmelidir.

CAELYX‘in kendine özgü farmakokinetik özellikleri ve doz rejimi vardır, bu yüzden diğer doksorubisin preparatları ile birbirinin yerine kullanılmamalıdır.

İnfüzyonla ilişkili reaksiyonlar: İnfüzyonun başlangıcından sonra birkaç dakika içinde astma, yüzde kızarıklık, ürtiker benzeri döküntü, göğüs ağrısı, ateş, hipertansiyon, taşikardi, kaşıntı, terleme, nefes darlığı, yüzde ödem, ürperme, sırt ağrısı, boğazda ve göğüste sıkışma hissi ve/veya hipotansiyon gibi semptomlar gösteren, alerjik-benzeri veya anaflaktoid-benzeri reaksiyonlar olarak tanımlanan ciddi ve bazen hayatı tehdit edici nitelikte infüzyon reaksiyonları oluşabilir İnfüzyonun geçici olarak durdurulması, tedaviye gerek kalmaksızın semptomların düzelmesini sağlar. Fakat bu semptomları tedavi etmede kullanılan ilaçlar (antihistaminikler, kortikosteroidler ve adrenalin gibi) ve acil müdahale sırasında kullanılacak diğer araçlar hazır bulundurulmalıdır. Hastaların çoğunda tüm semptomlar düzeldikten sonra semptomlar tekrar etmeksizin tedaviye yeniden başlanabilir. İnfüzyon reaksiyonu riskini minimuma indirmek için başlangıç dozu 1 mg/dakika’dan yüksek hızda verilmemelidir.

Diyabet hastaları: CAELYX’in her flakonunun şeker içerdiği ve intravenöz infüzyonunun %5 (50 mg/ml) dekstroz içinde verildiği dikkatten kaçmamalıdır.

Hamilelik ve emzirme sırasında kullanım

Gebelik kategorisi D’dir. Doksorubisin hidroklorürün, hamilelik sırasında uygulandığında, ciddi doğum hasarlarına yol açabileceğinden şüphelenilmektedir. Bu nedenle CAELYX açıkça ihtiyaç duyulmadığı takdirde kullanılmamalıdır. Çocuk sahibi olma potansiyeli olan kadınlar veya eşleri CAELYX kullanırken ve CAELYX tedavisinin kesilmesini takiben altı ay içinde, etkin korunma yöntemleri kullanmalıdır.

Bu ilacın insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir ve emzirilen bebeklerde CAELYX’in şiddetli advers reaksiyon potansiyeli olması nedeniyle, anneler bu ilacı almadan önce emzirmeyi kesmelidir. HIV ile infekte kadınlar, HIV geçişini engellemek için, hiçbir koşul altında bebeklerini emzirmemelidir.

Araç Sürme Ve Makina Kullanma Üzerindeki Etkisi

CAELYX araç sürme performansını etkilemeyecek olsa bile, bugüne kadar yapılan çalışmalarda sersemlik ve uyku hali seyrek olarak (<%5) CAELYX kullanımıyla ilişkilendirilmiştir. Bu etkilerden şikayet eden hastalar, araba sürmekten ve makina kullanmaktan kaçınmalıdır.

Yan etkileri:

Over kanserli hastalar ile yapılan klinik çalışmalarda (her 4 haftada bir 50 mg/m2) en sık görülen yan etki palmar-plantar eritrodisestezidir (PPE). PPE’nin görülme sıklığı %44.0-%46.1’dir. Bu etkiler genelde hafif olmakla birlikte, % 17.0-% 19.5 oranında ciddi (III. Derece) vakalar rapor edilmiştir. Hayatı tehdit edici (IV. Derece) vakaların insidansı <%1’dir. PPE nadir olarak tedavinin durdurulmasına yol açmıştır.

Sağlıkta Haber İlaç Arama
Sağlıkta Haber İlaç Arama

(%3.7-%7.0). PPE ağrılı, maküler eritemli deri erüpsiyonları ile karakterizedir.

Bu yan etki genellikle tedavinin ikinci veya üçüncü siklusundan sonra gözlenir. Genellikle 1-2 haftada iyileşme görülür fakat bazı durumlarda tamamen iyileşme için 4 hafta ya da daha uzun süre gerekebilir. PPE profilaksisi ve tedavisinde günde 50-150 mg piridoksin ve kortikosteroidler kullanılmıştır fakat bu tedavi şekli faz III çalışmalarla incelenmemiştir. PPE’yi önlemek ve tedavi etmek için diğer stratejiler arasında CAELYX uygulamasından 4 veya 7 gün sonra başlayarak el ve ayaklara soğuk su uygulamak (suya batırma, banyo veya yüzme), aşırı ısı/sıcak sudan koruma ve sıkı çorap, eldiven, ayakkabı giyilmesinden kaçınılması suretiyle el ve ayakları serin tutmak yer almaktadır.

PPE gelişmesi, doz miktarı ve aralıkları ile ilişkili görünmektedir ve doz aralığı 1-2 hafta uzatılarak veya doz düşürülerek azaltılabilir (Kullanım Şekli ve Dozuna bakınız). Buna karşılık, bu reaksiyon bazı hastalarda şiddetli ve zayıf düşürücü olabilir ve tedavinin kesilmesini gerektirebilir. Over kanseri popülasyonunda diğer sıklıkla görülen yan etkiler, stomatit/mukozit ve bulantı; AIDS-KS hastalarında (her 2 haftada bir 20 mg/m2) miyelosupresyondur (çoğunlukla lökopeni şeklinde).

Over kanserli hastalar: Klinik çalışmalarda over kanserli 512 hasta (876 solid tümör hastasının bir alt grubu) 50 mg/m2 CAELYX ile tedavi edilmiştir (CAELYX ile tedavi edilen hastaların %5’inden fazlasında görülen yan etkiler için tabloya bakınız).

Miyelosupresyon çoğunlukla hafif ve orta derecede ve kontrol edilebilirdir. Lökopeni en sık görülen hematolojik advers etkidir ve bunu anemi, nötropeni ve trombositopeni takip eder. Hayatı tehdit edici (IV. Derece) hematolojik etkilerin insidansı sırasıyla %1.6, %0.4, %2.9 ve %0.2’dir. Lökopeniye bağlı sepsis seyrek olarak gözlenmiştir (%1). Büyüme faktörü desteğine nadir olarak (<%5) ve transfüzyon desteğine hastaların yaklaşık % 15’inde ihtiyaç duyulmuştur (Kullanım Şekli ve Dozuna bakınız).

%1 ile %5 arasında bildirilen diğer istenmeyen etkiler; başağrısı, alerjik reaksiyon, titremeler, enfeksiyon, göğüs ağrısı, sırt ağrısı, kırıklık hali, vazodilatasyon, kardiyovasküler bozukluk, oral moniliyazis, ağızda ülserasyon, özofajit, bulantı ve kusma, gastrit, disfaji, ağızda kuruluk, flatulans, gingivit, hipokromik anemi, periferik ödem, kilo kaybı, dehidrasyon, kaşeksi, miyalji, sersemlik, uykusuzluk, anksiyete, nöropati, depresyon, hipertoni, dispne, öksürük artışı, vesikülobüllöz döküntü, kaşıntı, eksfoliyatif dermatit, ciltte bozukluklar, makülopapüler döküntü, terleme, akne, herpes zoster, ciltte ülserasyon, konjunktivit, tat bozuklukları, idrar yolu enfeksiyonu, disüri ve vajinittir.

Over kanserli 410 hastadan oluşan alt grupta, CAELYX ile sürdürülen klinik araştırmalarda ortaya çıkan klinik olarak anlamlı laboratuar anormallikleri, total bilirubinde (genellikle karaciğer metastazı olan hastalarda) (%5) ve serum kreatinin düzeyinde (%5) artışları içermiştir. AST’de yükselmeler daha az sıklıkta bildirilmiştir (<%1).

Solid tümör hastaları: Esas olarak solid tümörlü 929 hastadan oluşan daha geniş bir grupta hastalar her 4 haftada bir 50 mg/m2 dozunda CAELYX ile tedavi edilmiş ve güvenlik profili ile advers etki insidansı, pivotal over kanseri çalışmalarının sonuçlarıyla karşılaştırılabilir bulunmuştur.

AIDS-KS hastaları: 20 mg/m2 dozunda CAELYX ile tedavi edilen AIDS-KS hastaları ile yapılan klinik çalışmalarda, CAELYX’e bağlı olduğu düşünülen, en sık görülen yan etkinin, hastaların yaklaşık yarısında gözlenen miyelosupresyon olduğu görülmüştür.

Lökopeni, bu popülasyonda CAELYX ile en sık karşılaşılan istenmeyen etkidir; nötropeni, anemi ve trombositopeni gözlenmiştir. Bu etkiler, tedavinin erken dönemlerinde ortaya çıkabilir. Hematolojik toksisite doz azaltılmasını, tedavinin askıya alınmasını ya da geciktirilmesini gerektirebilir. Hastalarda mutlak nötrofil sayımı <1,000/mm3 ve/veya trombosit sayımı <50,000/mm3 olduğunda, CAELYX tedavisi geçici olarak durdurulmalıdır. Daha sonraki sikluslarda mutlak nötrofil sayımı <1,000/mm3 düştüğünde, kan sayımını desteklemek amacıyla eş zamanlı tedavi olarak G-CSF (ya da GM-CSF) verilebilir. Over kanseri hastalarında hematolojik toksisite, AIDS-KS hastalarındakinden daha az şiddetlidir.

Diğer sıklıkla (≥%5) gözlenen yan etkiler bulantı, asteni, alopesi, ateş, diyare, infüzyona bağlı akut reaksiyonlar ve stomatitdir.

sağlıkta haber ilaç rehberi
sağlıkta haber ilaç rehberi

CAELYX klinik çalışmalarında respiratuar yan etkiler sıklıkla (≥%5) ortaya çıkmıştır; bu reaksiyonlar AIDS popülasyonundaki fırsatçı infeksiyonlara bağlı olabilir. AIDS-KS hastalarında CAELYX uygulamasından sonra fırsatçı infeksiyonlar gözlenir; bu reaksiyonlar, HIV’e bağlı immün yetmezliği olan hastalarda sıklıkla gözlenmektedir. Klinik çalışmalarda en sık gözlenen fırsatçı infeksiyonlar, kandidiyazis, sitomegalovirus, herpes simpleks, Pneumocystis carinii pnömonisi ve mycobacterium avium kompleksi olmuştur.

Daha az sıklıkla gözlenen (<%5) diğer istenmeyen etkiler, palmar-plantar eritrodisestezi, oral moniliyazis, bulantı ve kusma, kusma, kilo kaybı, döküntü, ağızda ülserasyon, dispne, karın ağrısı, anafilaktik reaksiyonları içeren aşırı duyarlılık reaksiyonları, vazodilatasyon, sersemlik, anoreksi, glossit, konstipasyon, parestezi, retinit ve konfüzyonu içermektedir. Pazarlama sonrası bu popülasyonda seyrek olarak bullöz erüpsiyon bildirilmiştir.

CAELYX ile yapılan klinik olarak önemli laboratuar anormallikleri, sıklıkla (≥%5) gözlenmiştir. Bunlar arasında alkalen fosfataz yükselmeleri ve CAELYX’e değil ama altta yatan hastalığa bağlı olduğu düşünülen AST ve bilirubin yükselmeleri bulunmaktadır. Hemoglobin ve trombositlerde düşme daha az sıklıkla (<%5) bildirilmiştir. Lökopeniye bağlı sepsis ender olarak (<%1) gözlenmiştir. Bu anormalliklerin bazıları, CAELYX’e değil ama altta yatan HIV infeksiyonuna bağlı olabilir.

Tüm hastalar: Solid tümörlü 929 hastadan 100’ünde (%10.8) aşağıdaki şekilde tanımlanan infüzyona bağlı reaksiyon görülmüştür: alerjik reaksiyon, anafilaktoid reaksiyon, astma, yüzde ödem, hipotansiyon, vazodilatasyon, ürtiker, sırt ağrısı, göğüste ağrı, titreme, ateş, hipertansiyon, taşikardi, dispepsi, bulantı, sersemlik, dispne, farenjit, döküntü, kaşıntı, terleme, enjeksiyon yeri reaksiyonları ve ilaç etkileşimleri. Tedaviyi sonlandırma oranı %2’dir. AIDS-KS hastalarında infüzyona bağlı reaksiyonlar, yüzde kızarma, nefes darlığı, yüzde ödem, başağrısı, titremeler, sırt ağrısı, göğüste ve boğazda dalık hissi ve/veya hipotansiyon şeklinde olup, %5 ile %10 arasında görülmüştür.

sağlıkta haber ilaç arama
sağlıkta haber ilaç arama

Hastaların tamamında, bu reaksiyonlar esas olarak ilk infüzyon boyunca oluşmuştur. İnfüzyonun geçici olarak durdurulması, bu semptomların genellikle daha ileri tedavi uygulanmaksızın geçmesini sağlamaktadır. Hemen hemen bütün hastalarda, CAELYX tedavisine, bütün semptomlar tekrarlamaksızın kaybolduğunda, yeniden devam edilebilir. İnfüzyon reaksiyonları, ilk tedavi siklusundan sonra ender olarak yeniden ortaya çıkmaktadır (Kullanım Şekli ve Dozu’na bakınız).

Stomatit, sürekli konvansiyonel doksorubisin HCl infüzyonu alan hastalarda rapor edilmiş ve CAELYX alan hastalarda sıklıkla bildirilmiştir. Tedaviyi tamamlayan hastalarda önemli bir etki görülmemiş ve stomatit hastanın yemek yeme yeteneğini etkilemedikçe doz ayarlaması genellikle gerekli olmamıştır. Bu durumda doz aralığı 1-2 hafta uzatılabilir veya doz azaltılabilir.

Konjestif kalp yetmezliğinin insidansında artış, hayat boyu >450 mg/m2 kümülatif dozlarda doksorubisin tedavisiyle ya da kardiyak risk faktörü taşıyan hastalarda daha düşük dozlarda tedaviyle ilişkili bulunmuştur. CAELYX’in 460 mg/m2’nin üstünde kümülatif dozlarını alan her on AIDS-KS hastasından dokuzundaki endomiyokard biyopsileri, antrasiklinin yol açtığı kardiyomiyopatiye dair bir kanıta işaret etmemektedir. AIDS-KS hastalarında CAELYX’in tavsiye edilen dozları, her iki üç haftada bir 20 mg/m2’dir. AIDS-KS hastaları için kalp toksisitesinin dikkate alınmasını gerektiren düzeye geldiği kümülatif doz (>400 mg/m2) 40-60 haftalık bir dönem içinde 20’den fazla seans gerektirebilir.

sağlıkta haber ilaç rehberi
sağlıkta haber ilaç rehberi

Kümülatif antrasiklin dozları CAELYX 509 mg/m2 – 1680 mg/m2 olan 8 solid tümör hastasından endomiyokardiyal biyopsi alınmıştır. Billingham kardiyotoksisite puanı, 0-1.5 derece bulunmuştur. Bu derecelendirme puanı, kardiyotoksisite olmaması ile hafif kardiyak toksisiteye karşılık gelmektedir.

CAELYX ve doksorubisinin çalışıldığı pivotal faz III çalışmasında 509 hastadan 58’inde (%11.4) (her 4 haftada bir 50 mg/m2 CAELYX kullanan 10 hastaya karşılık her 3 haftada bir 60 mg/m2 doksorubisin kullanan 48 hasta) tedavi sırasında ve/veya sonrasında protokolde tanımlanan kardiyak toksisite görülmüştür. Protokolde kardiyak toksisite şöyle tanımlanmıştır: İstirahat halinde sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu normal değerler içerisinde iken 20 puan veya daha fazla düşme ya da sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu normalin altında bir değerde iken 10 puan veya daha fazla düşme. CAELYX kullanan ve sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu kriter alınarak tanımlanan, kardiyak toksisitesi olan 10 hastadan hiçbirinde konjestif kalp yetmezliği belirti ve semptomları görülmemiştir. Buna karşılık doksorubisin kullanan ve kardiyak toksisitesi olan 48 hastadan 10’unda konjestif kalp yetmezliği belirti ve semptomları görülmüştür.

Over kanserli hastaların bir alt-grubunu da içine alan, hayat boyu 1532 mg/m2 kümülatif antrasiklin dozlarına kadar 50 mg/m2/siklus dozunda tedavi görmüş olan solid tümör hastalarında, klinik olarak anlamlı kardiyak disfonksiyon oranı düşüktür. 50 mg/m2/siklus CAELYX ile tedavi edilen 418 hastada, başlangıç döneminde ve daha sonra izlemede en az bir kez daha sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) ölçümü yapılmış ve MUGA sintigrafisi ile değerlendirilmiştir. Bu 418 hasta arasından 88 hastanın kümülatif antrasiklin dozu 400 mg/m2’nin üzerindeydi; bu düzeydeki bir ilaç-teması değeri, konvansiyonel doksorubisin formülasyonunda, kardiyovasküler toksisite riskinde artış ile birliktedir

Bu 88 hastanın yalnızca 13’ünün (% 15) LVEF değerlerinde, başlangıçtaki LVEF değerinin %45’inden daha düşük, ya da bu 20 puan azalma şeklinde tanımlanan, klinik olarak anlamlı en az bir değişiklik bulunuyordu. Bunun dışında sadece 1 hastada (944 mg/m2 kümülatif doz almış olan), konjestif kalp yetmezliğinin klinik semptomları nedeniyle, tedavi sonlandırılmıştır.

sağlıkta haber ilaç rehberi
sağlıkta haber ilaç rehberi

DNA hasarı oluşturan antineoplastik ajanlarda olduğu gibi, doksorubisin ile kombinasyon tedavisi gören hastalarda sekonder akut miyeloid lösemiler ve miyelodisplaziler bildirilmiştir. Bu nedenle doksorubisin ile tedavi edilen her hasta hematolojik açıdan kontrol edilmelidir.

Ekstravazasyonu takiben lokal nekroz çok nadir görüldüğü halde, CAELYX bir irritan olarak kabul edilmelidir. Hayvan çalışmaları, lipozom formülasyonu şeklindeki doksorubisin HCl verilmesinin, ekstravazasyonun yol açtığı hasar potansiyelini azalttığına işaret etmektedir. Herhangi bir ekstravazasyon belirtisi veya semptomu ortaya çıkarsa (örneğin sızı, eritem), infüzyon derhal kesilmelidir ve başka bir venden tekrar başlanmalıdır. Ekstravazasyon bölgesi üzerine yaklaşık 30 dakika boyunca buz uygulanması, lokal reaksiyonu hafifletmede yardımcı olabilir. CAELYX intramüsküler veya subkutan yolla verilmemelidir.

Radyoterapi nedeniyle deri reaksiyonları meydana gelmiş hastalarda reaksiyonun tekrarlaması, CAELYX kullanımında seyrek olarak meydana gelmiştir.

İlaç etkileşimleri:

CAELYX ile jinekolojik maligniteli hastalarda konvansiyonel kemoterapi ajanlarıyla faz II kombinasyon çalışmaları yapılmasına rağmen, resmi ilaç etkileşim çalışmaları yürütülmemiştir. Doksorubisin HCl ile etkileşime girdiği bilinen ilaçların eş zamanlı kullanımları konusunda dikkat sarfedilmelidir. Diğer doksorubisin HCL preparatları gibi CAELYX de diğer kanser tedavilerinin toksisitesini artırabilir. Eşzamanlı olarak siklofosfamid veya taksan kullanan solid tümörlü hastalar ile yapılan klinik çalışmalarda (over kanserli hastalar dahil) ek toksisiteler gözlenmemiştir. AIDS’e bağlı KS hastalarında konvansiyonel doksorubisin HCl kullanımında siklofosfamid’in sebep olduğu kanamalı sistitin şiddetlendiği ve 6-merkaptopurin’in yol açtığı hepatotoksisitenin artış gösterdiği bildirilmiştir. Herhangi bir başka sitotoksik ilaç, özellikle kemik iliğine toksik olan ajanlar, birlikte verileceği zaman dikkat edilmelidir.

Geçimsizlikleri: Diğer ilaçlar ile karıştırmayınız.

Kullanım şekli ve dozu:

  • CAELYX sadece sitotoksik ajanların kullanılmasında uzmanlaşmış onkologlar tarafından kullanılmalıdır.
  • CAELYX’in kendine özgü farmakokinetik özellikleri vardır, bu yüzden diğer doksorubisin preparatları ile birbirinin yerine kullanılmamalıdır.
  • Over Kanseri: CAELYX hastalık ilerlemediği ve hastanın tedaviyi tolere etmeyi devam ettirdiği sürece her 4 haftada bir 50 mg/m2 dozunda intravenöz yoldan uygulanır.
  • < 90 mg dozlar için; CAELYX, 250 ml %5’lik (50 mg/ml) dekstroz çözeltisi ile seyreltilir.
  • ≥ 90 mg dozlar için; CAELYX 500 ml %5’lik (50 mg/mL) dekstroz çözeltisi ile seyreltilir.
  • İnfüzyon reaksiyonları riskini en aza indirmek için, ilk doz 1 mg/dakika’dan daha hızlı verilmemelidir. Eğer hiçbir infüzyon reaksiyonu gözlenmez ise, daha sonraki CAELYX infüzyonları 60 dakikalık bir zaman dilimi içinde uygulanabilir.

İnfüzyon reaksiyonu gelişen hastalarda infüzyon metodu şu şekilde değiştirilmelidir:

  • Toplam dozun %5’i ilk 15 dakika içinde verilmelidir. Eğer reaksiyon gelişmeksizin tolere edilebilirse sonraki 15 dakikada infüzyon hızı iki katına çıkarılmalıdır. Eğer tolere edilebilirse, toplam doz takip eden 1 saat içerisinde (toplam 90 dakika) bitirilmelidir.
  • AIDS-KS hastaları: CAELYX her 2-3 haftada bir 20 mg/m2 dozda intravenöz olarak verilmelidir. İlaç birikimi ve yüksek toksisite önlenemeyeceği için, 10 günden kısa aralıklardan sakınılmalıdır. Terapötik bir cevaba ulaşılabilmesi için, hastalar 2-3 ay boyunca tedavi edilmelidir. Terapötik cevabı sürdürmek için, tedavi, ihtiyaç duyulduğu sürece devam ettirilmelidir.
  • 250 ml %5 (50 mg/ml) dekstrozun sulu çözeltisi ile seyreltilmiş CAELYX, 30 dakikalık intravenöz infüzyonla verilir.
  • Tüm hastalar: Hastalarda erken infüzyon reaksiyonu semptomu ve belirtileri gözlenirse (Uyarılar/Önlemler, Yan Etkiler/Advers Etkiler’e bakınız) infüzyon hemen durdurularak uygun tedavi ajanları (antihistamin ve/veya kısa etkili kortikosteroidler) verilmeli ve infüzyona daha yavaş olarak yeniden başlanmalıdır.
  • Bolus enjeksiyonu veya seyreltilmemiş solüsyon şeklinde vermeyiniz. İlave dilüsyon sağlamak ve tromboz ve damar dışına taşma riskini en aza indirmek için CAELYX infüzyon hattının intravenöz %5 (50 mg/ml) dekstroz çözeltisinin infüzyon hattına bağlanması önerilir. İnfüzyon periferik bir venden verilebilir. In-line filtrelerle kullanılmamalıdır. CAELYX intramüsküler veya subkutan yolla verilmemelidir.
  • PPE, stomatit veya hematolojik toksisite gibi advers olayları tedavi etmek için doz azaltılabilir veya geciktirilebilir. Dozun azaltılma kuralları aşağıdaki tabloda verilmektedir. Bu tablolardaki toksisite değerlendirilmeleri Ulusal Kanser Enstitüsü Ortak Toksisite Kriterleri (NCl-CTC) temel alınarak yapılmıştır.
  • PPE ve stomatit için hazırlanan tablolarda, over kanseri tedavisi için yürütülen klinik araştırmalardaki doz modifikasyonları verilmektedir (önerilen 4 haftalık tedavi siklusunun doz modifikasyonu). Eğer bu toksisiteler AIDS’e bağlı KS hastalarında oluşursa, önerilen 2 ile 3 haftalık tedavi siklusu benzeri bir şekilde modifiye edilebilir.
  • Hematolojik toksisite tablosunda, yalnız over kanserli hastaların tedavisinde yapılan klinik araştırmalarda izlenen doz modifikasyon şemaları verilmektedir. AIDS-KS hastalarına ait doz modifikasyonu Yan Etkiler/Advers Etkiler bölümünde verilmiştir.
  • Karaciğer fonksiyon yetmezliği olan hastalar: Total bilirubin düzeyi yükselmiş az sayıda hastada belirlenen CAELYX farmakokinetiği, total bilirubini normal hastalardan farklı değildir. Ancak karaciğer fonksiyonu bozuk hastalarda, deneyim kazanılıncaya kadar, CAELYX dozu aşağıdaki gibi azaltılmalıdır. Tedavi başladığında, eğer bilirubin 1.2-3.0 mg/dl arasında ise ilk doz %25 oranında azaltılır. Eğer bilirubin >3.0 mg/dl ise ilk doz %50 azaltılır. Hasta ilk dozu, serum bilirubininde veya karaciğer enzimlerinde artış olmadan tolere edebilirse, 2. siklusdaki doz bir sonraki doz düzeyine yükseltilebilir. Örneğin ilk doz %25 azaltılmışsa 2. siklusta tam doza çıkarılır; ilk doz %50 azaltılmışsa 2. siklusta tam dozun %75’ine çıkarılır. Tolere edildiği takdirde doz daha sonraki sikluslarda tam doza yükseltilebilir. CAELYX karaciğer metastazı olan ve biluribin ve karaciğer enzimleri normalin üst sınırının 4 katına kadar yükseldiği hastalarda uygulanabilir. CAELYX uygulamasından önce ALT/AST, alkalen fosfataz ve bilirubin gibi klinik testleri kullanarak karaciğer değerlendirilmelidir.
  • Böbrek fonksiyon yetmezliği olan hastalar: Doksorubisin karaciğerde metabolize olduğu ve safra yolu ile atıldığı için, CAELYX’te doz ayarlamalarına ihtiyaç duyulmamalıdır. Popülasyon çalışmaları, renal fonksiyondaki değişikliğin (kreatinin klerensi: 30-156 ml/dak) CAELYX farmakokinetiğini etkilemediğini kanıtlamıştır. Kreatinin klerensi 30 ml/dak’dan az olan hastalarda farmakokinetik veri bulunmamaktadır.
  • Splenektomi geçirmiş AIDS-KS hastaları: CAELYX ile splenektomili hastalarda deneyimi olmadığı için, CAELYX tedavisi önerilmez.
  • Pediyatrik hastalar: 18 yaşın altındaki hastalarda güvenilirlik ve etkinlik bugüne kadar ortaya konmamıştır.
  • Yaşlı hastalar: Hasta popülasyonuna dayanan analiz 21-75 yaş arasındaki hastalarda anlamlı bir farmakokinetik farklılık göstermemektedir.
  • Kullanım bilgileri

ÇÖKME BELİRTİSİ GÖSTEREN VEYA HERHANGİ YABANCI PARTİKÜL GÖRÜLEN ÜRÜNLERİ KULLANMAYINIZ.

  • Verilmesi gereken CAELYX dozunu belirleyiniz (tavsiye edilen doza ve hastanın vücut yüzey alanına göre). Uygun hacimde CAELYX’i steril bir enjektöre çekiniz. CAELYX’in içinde koruyucu ya da bakteriyostatik madde olmadığı için, aseptik yöntemler kesinlikle uygulanmalıdır. CAELYX’in uygun dozu uygulanmadan önce %5 dekstroz çözeltisi ile seyreltilmelidir. <90 mg dozlar için 250 ml; ≥90 mg dozlar için 500 ml %5’lik dekstroz çözeltisinde seyreltilmelidir.
  • İnfüzyon için %5 dekstroz çözeltisi dışında herhangi bir seyrelticinin kullanılması veya benzil alkol gibi herhangi bir bakteriyostatik ajanın varlığı CAELYX’in çökmesine yol açabilir.
  • CAELYX infüzyon hattının %5 dekstroz çözeltisinin intravenöz infüzyon hattına bağlı olması tavsiye edilir. İnfüzyon periferik bir vene uygulanır. Inline filtreler ile kullanmayınız.
  • CAELYX çözeltisi kullanılırken dikkat edilmesi gereken hususlar: Eldiven kullanımı gereklidir. CAELYX deri veya mukoza ile temas ederse, sabun ve su ile derhal çok iyi yıkanmalıdır. CAELYX, diğer kanser ilaçları ile benzer yöntemlerle kullanılmalı ve saklanmalıdır.

Doz Aşımı

Doksorubisin HCl’ün akut doz aşımı, mukozit, lökopeni ve trombositopeni gibi toksik etkilerin şiddetini artırır. Şiddetli kemik iliği supresyonu olan hastada akut doz aşımının tedavisi hastanede, antibiyotik, trombosit ve granülosit transfüzyonu ve mukozit için semptomatik tedaviden oluşur. / SAĞLIKTA HABER

Sağlıkta Haber Youtube Kanalımıza Mutlaka Abone Olun!
Sağlıkta Haber Youtube Kanalımıza Mutlaka Abone Olun!

Sağlıkta Haber sitesinde tüm ilaç aramalarını yapabilirsiniz. 

SAĞLIKTA HABER

Sağlık alanında yaşanan en son gelişmelerden haberdar olmak ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürmek için Türkiye’nin en kapsamlı sağlık haberleri portalı Sağlıkta Haber’i takip edin!

Related Articles

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top button